YEDİNCİ BÖLüM
KAZA VE KADER HAKKINDAKl İNANÇ
|
Allah rahmet eylesin Şeyh Ebu Cafer der ki: Bizim
bu konudaki inancımız (İmam Cafer) esSadık (a.s.)'ın Zurare'ye
verdiği cevaptır. Nitekim Zurare ona, "Ey şeyhim, kaza ve kader
hakkında ne dersin?"1
diye sorduğunda:
"Ben diyorum ki, Yüce Allah kullarını
kıyamet günü bir araya topladığı zaman, onlara emrettiği şeyleri
soracaktır, onlar için takdir (kaza) ettiği şeyleri değil. . ."
demiştir2.
|
Allah'ın kaderi hakkında tartışma yasaklanmıştır.
Çünkü Mü'minlerin Emiri (Ali b. Ebi Talib) (a.s), kendisine kader
hakkında soru soran birine şu cevabı vermiştir: "O, derin bir
denizdir; sakın içine dalma!" Sonra adam ona kader hakkında
ikinci defa sormuş ve o da demiştir ki: "O, karanlık bir
yoldur; sakın içine girme." Sonra üçüncü defa sormuş, o da;
"O, Allah'ın bir sırrıdır; sakın hakkında konuşma" demiştir.3
Mü'minlerin Emiri (a.s.) kader hakkında dedi
ki: "Bil ki kader, Yüce Allah'ın sırlarından bir sır;
Allah'ın perdelerinden bir perde ve Allah'ın koruduğu şeyler
arasında korunmuş bir şey olup Allah'ın perdesi içinde
ortaya çıkarılmış, Allah'ın yaratıklarından gizlenmiş ve
Allah'ın mührü ile mühürlenmiştir. Allah'ın ilmi içinde olan
şeyler arasında kaderin, (diğer şeyler üzerinde) bir
rüçhaniyeti vardır. Allah kullarını onun bilgisinden muaf
tutmuş ve onu, onların idrak ve akıl sınırlarının ötesine
yükseltmiştir. İnsanlar, onun ilahi hakikatine,
benzersiz gücüne ve nurani büyüklüğüne yahut da birliğinin
yüceliğine erişmczler. Çünkü bu (kader ilmi), Güçlü ve Ulu
Allah'a mahsus köpüren bir denizdir. Onun derinliği, gökler
ve yer arasındaki uzunluktadır; genişliği, doğu ile batı
arasındaki mesafedir; o, yıldızsız bir gece gibi
karanlıktır; yılanlar ve balıklarla dolu olup, bunlar bazan
üste çıkar, bazan da denizin dibine inerler. Bu denizin
dibinde parlayan bir güneş vardır. Bir, Emsalsiz ve Ebedi
olan dışında onun ilmini araştırmak hiç kimseye yaraşmaz.
Onun bilgisini arayan kişi, AIlah'ın emrine karşı gelmiş,
O'nun yüceliğini reddetmiş ve O'nun sırrı ile perdesini
yoklamış olur. Böylece;
"O, Allah'ın gazabına uğrayacaktır; onun
varacağı yer cehennemdir ve o ne kötü bir dönüştür."4 |
Rivayet edildiğine göre, bir defasında
Mü'minIerin Emiri -selam üzerine olsun- meyilli bir
duvardan sakınarak karşı tarafa geçmiş. Bunun üzerine
kendisine: "Ey Mü'minlerin Emiri! Allah'ın kazâsından
kaçıyor musun?" dendiğinde, O (a.s.) şu cevabı
vermiştir: "Allah'ın kazâsından, Allah'ın kaderine
kaçıyorum."
|
(İmam Cafer) es-Sadık'a (72) muska
(rukye)'nın Allah'ın kaderini ne dereceye kadar
defettiği sorulduğunda, O (a.s.) şu cevabı verdi: "Onlar da
Allah'ın kaderindendir."5.
|
|
1.Krş.: İA; Usul,
I, 150 vd.; Fıkh, IBI; Ibâne, 49 vd.; Akdid,
43 vd.; Slıi'ile, 133 vd.
2. Tevhid, 292.
Şeyh Mufid, bu sözü sahih bir rivayet olarak kabul etmez, Tas.
(Mur. III, 60-1). O, İbn Babeveyh'in nadir hadisleri
kullandığım söyler. Daha geniş bir açıklama, Mur. III,
283'dedir. (A.F.).
3.
Tevhid, 292. Şeyh Mufid, bu yasak iki zümreye uygulanabi
lir, dcr. Birincisi bu yasak, tartışma peşinde
koşarak gerçek imam
kaybedebilecek ve çıkmaza düşebilecek insanlara
tatbik edilir. İkinci
olarak da, Allah'ın yaratmasının hikmetini,
sebeplerini ve etkilerini
soruşturan kimselere uygulanabilir, Tas.
(Mur.III, 282-3). (A.F.).
4. Enfal (8),
16. Aynı konu için bk.: TevMd, 306. (A.F.).
5. Tevid,
294-295. Kaza ve kader hakkında Şeyh Saduk'un tam bir izahı,
Tevhid, 291 vd.'dadır. Ayr. krş.: MB, 72,
309-311; FC, 96; Tas. (Mur.
III, 60-61). (A.F.). Eş'ari'nin
kader hakkındaki açıklaması için bk.: İbane, 70 vd. |
|
|