İÇİNDEKİLER

Risâletu'l İ'tikadati'l İmâmiyye

( Şii-İmâmiyye'nin İnanç Esasları )

 

ONSEKIZİNCI BÖLÜM


DÖNÜŞ (REC'A) HAKKINDAKİ İNANÇ

 

 

 

Allah rahmet eylesin Şeyh Ebu Cafer der ki: Bizim dönüş (rec'a) hakkındaki inancımız şudur: (83) O, bir gerçektir. Şüphe yok ki Azıi ve Celil Allah, Yüce Kitabı'nda şöyle buyurmuştur:

 

 "Binlerce kişinin memleketlerinden ölüm korkusuyla çıktıklarını görmedin mi? Allah onlara, ölün, dedi; sonra onları diriltti. . ." 1

 

 Bunlar, yetmişbin evin insanları idi ve her yıl salgına uğrarlardı. Fakirler fakirlikleri yüzünden oldukları yerde kalır1arken, zenginler de zenginliklerine dayanarak çıkar giderlerdi. Böylece salgın öfkesini kalanlardan alır; gidenlere çok az zarar verirdi. Şimdi kalanlar diyeceklerdir ki: "Eğer biz de gidebilmiş olsaydık, salgın elbette bize bulaşmayacaktı". Gidenler de diyeceklerdir ki: "Eğer kalsaydık, salgın onlara saldırdığı gibi, bize de saldıracaktı". Böylece onların hepsi de, salgın zamanı yaklaşınca, topluca yurtlarından ayrılmaya karar verdiler. Sonra hepsi de çıktılar ve bir nehrin kıyısına yerleştiler. Ama eşyalarını indirdikleri zaman, Allah onlara "Ölün!" diye emretti. Onların herbiri helak oldular. Oradan geçenler, onları süpürdüler ve onlar bu durumda Allah'ın dilediği sürece kaldılar. İsrail peygamberlerinden Yeremya (İrmiya) onların yanından geçti.

 

Dedi ki: "Ey Rabbim! Eğer isteseydin, onları yeniden hayata kavuşturabilirdin; böylece onlar Senin ülkelerinde yerleşebilirler; Senin kullarını doğururlar ve Sana ibadet eden kimselerle birlikte ibadet edebilirlerdi".

 

Bunun üzerine bir vahiyle Yüce Allah ona sordu: "Senin hatırın için onları hayata döndürmemi mi arzu ediyorsun?" Peygamber, "Evet ey Rabbim", dedi. Bunun üzerine Allah onları, onun hatırı için yeniden hayata kavuşturdu ve onları, onunla birlikte gönderdi.

 

Şimdi bu halk öldü ve tekrar dünyaya döndü ve kendileri için belirlenen zamanda tekrar öldü. Yüce Allah buyurur ki: "Yahut altı üstüne gelmiş bir kasabaya uğrayan kimse gibisini görmedin mi? 'Allah bunu ölümünden sonra nasıl diriltecek?' dedi. Bunun üzerine Allah onu yüz yıl ölü bıraktı, sonra diriltti, 'Ne kadar kaldın?' dedi; 'Bir gün veya bir günden az kaldım' dedi. Hayır yüz yıl kaldın, yiyeceğine içeceğine bak, bozulmamış; eşeğine bak; ve hem seni insanlar için bir ibret kılacağız, kemiklere bak, onları nasıl birleştirip, sonra onlara et giydiriyoruz, dedi. Bu ona apaçık belli olunca, 'Artık Allah'ın herşeye Kaadir olduğuna inanmış bulunuyorum' dedi" 2. Böylece onların peygamberleri, yüz yıl ölü kaldı; sonra dünyaya döndü ve orada kaldı; sonra da kendisi için belirlenen zamanda (eceli ile) öldü. Bu, selam üzerine olsun Üzeyr idi; fakat onun Yeremya (İrmiya) olduğu da rivayet edilir.

 

Ve Yüce Allah, Rabbinin tayin edilen müddeti için İsrailoğlulları arasında Musa'nın (as) kavminin seçilişi hakkındaki hikayede şöyle buyurur: "Ölümünüzden sonra şükredersiniz diye sizi tekrar diriltmişti"3. Bu, onların Yüce Allah'ın kelamını işittikleri zaman olmuştu. (84) Onlar: "Allah'ı apaçık görmedikçe sana inanmayacağız... "4 dediler. Böylece onların günahları yüzünden üzerlerine yıldırım düştü ve öldüler. Musa, "Ey Rabbim! Yanları­
na vardığım zaman İsrailoğullarına ne diyeceğim?" dedi. Bunun üzerine Allah onları diriltti ve tekrar dünyaya döndüler. Yediler. İçtiler. Kadınlarla evlendiler. Çocuklar doğurdular. Dünyada yaşadılar ve kendileri için belirlenen sürede (ecelleri gelince)
öldüler.

 

Yüce Allah Meryem oğlu İsa'ya (as), "Ölüyü iznimle dirilttiğin zaman" buyurdu5; ve Allah'ın emri ve izni ile İsa'nın -selam üzerine olsun- dirilttiği ölülerin hepsi de dünyaya döndüler ve orada, yaşa­
dıkları kadar yaşadılar ve sonra da kendileri için tayin edilen zamanda öldüler.

 

Ashabu'l-Kehf'e gelince... "Onlar mağralarında üçyüzdokuz yıl kaldılar, derler"6. Sonra Allah onları diriltti. Onlar da, birbirlerine sormaları için dünyaya döndüler. Onların hikayeleri iyi bilinmektedir.

 

         Eğer soru sahibine, muhakkak ki Yüce Allah, "Mağara ehli uyku da iken sen onları uyanık sanırdın. . . "7 buyuruyor' diye sorulsaydı, ona göre bu,şöylece cevaplandırılabilirdi: Gerçek şu ki onlar ölüdür; çünkü Güçlü ve Celil Allah şöyle buyurmuştur: "Vah halimize! Yattığımız yerden bizi kim kaldırdı? derler. Onlara: İşte Rahman olan Allah'ın vaadettiği budur, peygamberler doğru söylemişlerdi, denir"8. Eğer (kafirler), bu böylece ölünün diriltilmesine işaret eder, derlerse, (biz de deriz ki) evet gerçekten Mağara ehli (Ashabu'l-Kehf) de ölü idi. Bu neviden birçok örnek vardır. Böylece dönüşün (rec'a), geçmiş milletlerin arasında vuku bulduğu doğrulanmış olmaktadır. Nitekim Hz. Peygamber (s.a.a) şöyle buyurmuştur: "Önceki milletler arasında olan şeyler, bir atın ayağının diğerine veya bir yelek'in (okun arkasındaki tüy) ötekini takibedişi gibi, bu ümmette de aynen olacaktır". Bu yüzden, bu esasa göre dönüşün (rec'a) bu ümmette de olacağına inanmak zaruridir.

 

Muhaliflerimizin rivayet ettiklerine göre, Mehdi (a.s.) ortaya çıktığı zaman, Meryem oğlu İsa (a.s.) yeryüzüne inecek ve Mehdi'nin arkasında namaz kılacaktır. Şimdi İsa'nın dünyaya inişi, onun, ölü­
münden sonra dünyaya dönüşüdür. Çünkü Aziz ve Celil Allah buyuruyor ki:"...Ey İsâ! Ben seni eceline yetireceğim ve seni, Kendime yükselteceğim. . . "
9 Yine Güçlü ve UIu Allah buyurur
ki: "... Hiçbirini bırakmaksızın onları toplarız"
10; "O gün her ümmetin ayetlerimizi yalanlayanlarını toplarız;' onlar bir arada tutulurlar"11. Demek ki kitlelerin hep birlikte bir araya toplanacağı gün, toplulukların bir araya toplanacağı günden başka olacaktır.

 

Aziz ve Celil Allah buyurur ki: "Ölen kimseyi Allah'ın diriltmeyeceği üzerine bütün güçleriyle Allah'a yemin ederler. Hayır, öyle değil; bunu Allah gerçekten vaadetmiştir; fakat in­
sanların çoğu bilmezler"
12. Burada söz konusu edilen, Rec'a (dönüş)'dır13. Bunun içindir ki Allah, hemen bu ayetin arkasından şöyle buyurur: (85) "Ayrılığa düştükleri şeyi onlara açıklamak
için.
. ." 14. Buradaki "açıklamak", öbür dünyada değil bu dünyada olacaktır. Yüce Allah izin verirse, münhasıran "Rec'a"(Dönüş) konusunda bir kitap yazacağım ve içinde, onun gerçek mahiyetini ve
mutlaka olacağına dair delilleri açıklayacağım
15.

 

Ruhların bedenden bedene geçişi (tenasüh) hakkındaki görüş, batıldır ve tenasühe inanan kafirdir. Çünkü tenasüh, cennet ve cehennem in inkarnı gerektirir16.

 

 

 


 

1. Bakara (2), 243. 

2. Bakara (2), 259.

3. Bakara (2), 56.
4. Bakara (2), 53.
5. Maide (5), 110.
6. Kehf (18), 25.
7. Kehf, (I8), 18.

8. Ya-Sin (36), 52.
9. Al-i İmran (3), 55.

10. Kehf (18), 46.

11. NemI (27), 83

12. NahI (lG), 38.

13. Urduca mütercimi şöyle diyor: "Rivayet edildiğine göre,

bir müşrikin bir müslümana borcu vardı. Müteaddit isteklere rağmen
borç ödenmedi. Müslüman dedi ki: Bu borcu, ölümünden sonra nasıl
olsa alacağım. Müşrik de şu cevabı verdi: Hayır, yanılıyorsun. Allah'a yemin ederim ki, O, hiç kimseyi ölümünden sonra diriltecek değildir. .. İşte bu ayet onu yalanlamak için inmiştir. ( Mecma'u' l-Beyan)". (A.F.).

14. Nahl (l6), 39.

15. Urduca mütercimi der ki, rec'a'ya inanma, Şii inanışının
esas unsurlarından biridir. Buna inanmayan Şii değildir. (A.F.),
Ric'at hakkında geniş açıklama için bak: Akaid, 80 vd.

16. Tenasüh, müslümanlar tarafından genellikle kabul edilmez, MB, 204; BHA, 89 (p. 31) hululden söz eder; MC, 92:

 

Bölüm 17

s:66    Bölüm 18

Bölüm 19